4 Şubat 2014 Salı

Microsoft’un Yeni CEO’su?

Herkese merhaba. Bugün kişisel bir yazıdan çok haber vermeyi düşünüyorum. Microsoft‘un CEO arayışı sona erdi. Şirket yönetim kurulu, seçimini yaptı.Burada CEO’dan çok başka bir konu önem kazanıyor, o da: Bill Gates‘in Microsoft’taki ağırlığının daha da artacağı ve Bill Gates’in adını, bundan sonra daha sık duyacağımız.
Başa dönelim! Nasıl bir süreç izlendi? Microsoft baya arayışta bulundu bu süreçte. Bu isimler Tony Bates, Stephen Elop ve Satya Nadella oarak kulislerde dolaştı biraz. Fakat beni şaşırtan ise Bloomberg’in bu saydığım adayların arasına başarısız bulduğum Ercisson’un CEO’su Hans Vestberg’in de eklendiğini açıklamasıydı. Microsoft’un ilk düşündüğü isim ise Ford CEO’su Alan Mulally’ydi. Fakat Alan Mually bu işi reddetti.Brnim için ise daha önce Microsoft’ta da görev yapan ve sonradan NOKIA’nın CEO’su olan Stephen Elop’tu.
Nitekim Microsoft yeni CEO’sunu kendi içinden çıkardı ve Satya Nadella‘yı seçti.Satya Nadella, Microsoft’un Bulut ve Kurumsal Çözümler Bölümün’de Bölüm Başkanı olarak görev yapıyordu. Nadella, 1992′de Microsoft’ta görev yapmaya başlamadan önce Sun Microsystems’teki kısa bir süre çalışmıştı. Daha sonra Microsoft’ta Araştırma ve Geliştirme bölümünün başında görev alan Nadella, Çevrimiçi Hizmetler ve İş Bölümü’nde de başkan yardımcılığı görevlerinde bulundu. Nadella, Microsoft’a bulut hizmetleri açısından kazandırdığı başarılarla tanınmıştı.
Microsoft kurucusu Bill Gates, yeni CEO’su için “İçinde bulunduğumuz dönüşüm sürecini yönetebilecek Satya Nadella’nın daha uygun bir isim düşünemiyorum. Satya sağlam mühendislik becerileri, iş odaklı vizyonu ve insanları bir araya getirebilme becerisiyle kendini kanıtlamış bir lider. Satya’nın teknolojinin kullanımına ve dünyayı değiştirme gücüne dair vizyon ve öngörüleri, Microsoft’un ürün odaklı inovasyon ve büyümeye yönelik bundan sonraki adımları atmasında yol gösterici olacaktır” gibi umut ve güven dolu sözler söyledi.
http://ekrem-yilmaz.net/

29 Ocak 2014 Çarşamba

Seo Nedir? Ne işe Yarar? Nasıl Yapılır?

Herkese merhaba! Bugün sanal dünyada var olmanın en önemli gerekliliği olan SEO mantığını kısaca anlatmak istiyorum. SEO’nun açılımı Search Engine Optimization, Türkçe, Arama Motoru Optimizasyonu anlamına gelmektedir. Arama Motoru Optimizasyonu(SEO), web sitesinin aranınca Google veya diğer platformlar tarafından bulunma performansını arttırmaya yönelik yapılan çalışmalardır. Arama motorlarından (Google,Yandex,Yahoo,Ask,Bing vs.) en yüksek sayıda ve nitelikli ziyaretçiyi çekmek için yapılan işlemler bütünü de denilebilir. SEO sanal dünya için çok iyibir pazarlama stratejisidir. İstediğiniz şeyleri görünebilir olmaktan ziyade ön plana çıkarmayı hedefler. Reklamlarda bunun için bir araçtır fakat reklamlardan farklı olarak daha uzun vadeli ve uzun sürebilecek daha etkili bir yoldur. En büyük avantajı ise arama motoru reklamcılığına göre daha az maliyetli oluşudur.

SEO Nasıl Yapılır?

SEO Uzmanları bu çalışmaları genelde iki şekilde çalışmayı prensip edinmişlerdir,
On-Page Çalışmaları: Site içi düzenlemelerin tümü denilebilir. İçeriklerin,uzantıların vs düzenlenmesi, hataların(özellikle yazılım) giderilmesi, çeşitli entegreler..
Off-Page SEO Çalışmaları: Site dışından siteye akış(trafik) sağlamakdiyebiliriz. En popüleri ise link inşaasıdır. Facebook,twitter,youtube çalışmaları, link building.. Bu çalışma kategorisi altında yer alan backlink kavramına değinelim biraz.

Backlink Nedir ve Nasıl Yapılır?

Backlink, bir sitenin başka siteden almış olduğu link bazında bağlantılardır. Bu bağlantılar yazı şeklinde de olabilir video,resim vs şeklinde de olabilir. Backlink bir site üzerinden tanıtım yazısı yayınlamanız ya da yayınlatmanız, footer kısmına metin şeklinde link vermeniz, banner görseline vs link eklemeniz, çeşitli bloglara yorum yazarakya yazdığınız yazıya link vermeniz(yazıya tıklayınca sayfanıza yönlendirmesi) ya da yazınızın içine web sayfanızın linkini eklemeniz şeklinde yapılabilir. Fakat bu şekilde alacağınız backlinklerin bazıları kaliteli backlink, bazıları ise spam olarak derecelendirilir. Spam içerik veya black hat seo teknikleri eninde sonunda sitenize zarar verir. Google daha birkaç sene öncesine kadar gizli yazıyı fark edemiyordu, fakat  şu an da fark ediyor ve gereği neyse yapıyor. Bunun için backlink eklediğiniz yerlerin şimdi veya gelecekte arama motorları tarafından spam olarak algılanmayacak siteler ya da sayfalar olmasına dikkat etmelisiniz. Bunun sebebi ise google arama motorunun hiç durmadan algorima değişikliğinde güncelleme yapmasıdır. İlerleyen dönemlerde web sayfanızın ceza(ban) almasını istemiyorsanız kesinlikle kaliteli backlink kaynaklarını kullanmanız tavsiyemdir.

PageRank Nedir? Ne İşe Yarar?

PageRank, Google’ın site sıralamasında kullandığı algoritmanın çalışma mantığının sitenize verdiği ve bir formül mantığıyla hesaplanmış 0′dan 10′a kadar olan bir puanlama türüdür. Bu puan genelde özgün bir içeriğe, sayfaya verilmiş kaliteli bağlantılara ve bağlantı veren sayfaların kalitesine bağlı olarak değişir. Pagerank, puan sıralamasına göre sitenizin Google sitenizi ne sıklıkla ziyaret edecek sorusunun cevabıdır denilebilir. Adwords için de işe yarar. Mesela, reklam Google'a reklam verdiniz fakat reklamlar alt kısımlarda çıkıyor. Bu, reklam verdiğiniz sitenin Pagerank puanı düşük demektir. Ne kadar yüksekse paranızla o kadar yüksektesiniz demektir.
Belki de ben bu yazıyı yazarken bile arama motorlarının algoritması değişiyordur. Sürekli sitenizi ve kendinizi SEO konusunda güncel tutmanızı tavsiye eder iyi günler dilerim.
 http://ekrem-yilmaz.net/seo/

27 Ocak 2014 Pazartesi

Spor ve Teknoloji

Herkese yeniden merhaba! Bugün sizlerle her gün içinde olduğumuz fakat prestij ve algoritmik bakımından teknik unsurlarını pek merak etmediğimiz ama hemen her kesim tarafından ilgi çekici bir olayı konuşacağım. Spor dünyasının dijital dünyada ve özellikle sosyal mecradaki yerlerini ve özellikle futbol takımlarının bu durumdan nasıl etkilendiklerini konuşacağız kısaca.
Dijital bakımdan kendimde pek sıcak bakmıyorum teknolojinin sporun içine girmesine. Ama sosyal medyayı tamamen ayrı tutuyorum tabiki. Sosyal medya konusuna zaten geniş bir yer ayıracağım. Dijital olarak Basınca duyarlı çıkış takozları, Çift lensli kameralar, Ultra HD yayın, Sensörlü çoraplar ve Kuantum saatler kullanılmaya başlandı ilk kez Londra Olimpiyatlarında. Bunlar hakem hatalarını azaltmak ve rekabeti eşit seviyede tutabilmek için yapılan yenilikler. Peki seyircinin bakış açısı nasıl? Bence sorun burada başlıyor. Her ne kadar hakem yanlış karar verdiğinde seyirci orantısız da olsa tepki veriyorsa da bence seyirci hakem hatalarını konuşmaktan zevk alıyor. Zaten maç bittikten sonra maç hakkında konuşmuyorsak ne gereği var ki müsabaka seyretmenin. Mesela Diego Armando Maradona, Arjantinli efsane futbolcu. O el, Tanrı'nın eliydi. (1986 Dünya Kupası'nda İngiltere'ye elle attığı gol sonrası). Bu olay hala konuşulmuyor mu? Gülmüyor muyuz? Elbette ki takımlar ve sporcular teknik ve fiziksel anlamda kendilerini geliştirmek zorundalar ve bu olay günümüzde teknoloji kullanılmazsa pek olacak bir durum değil. Ama dediğim gibi müsabakanın içine girmezse herkesin daha mutlu olacağını düşünüyorum. Özellikle futbolun.
Sosyal medyayı kullanmayanımız yok herhalde. Sosyal medyada bazen 1 dakikada milyonlara ulaşılabiliyor. Peki dünya artık yeni bir sosyal mecraya taşınırken futbol kulüpleri yerlerinde saymayacaklar tabi ki de. Şuan her futbol kulübünün sosyal medya işlerini yapan danışmanları var. Çünkü artık mesele prestij meselesi. Sosyal medyada birlik olabilip maçlara, futbolcu karşılamaya gidiliyor. Bunun en bariz örneği yargıtayın, şike davasında aldığı cezaları onadığı Aziz Yıldırım’ın İstanbul'a gelişidir.Sabiha Gökçen Havalimanı Genel Havacılık Terminali'nde, kulübün yönetim kurulu üyeleri, futbolcular, amatör şubelerin kaptanları ve sporcuları, kulüp yetkilileri ile çok sayıda Fenerbahçeli taraftar karşıladı. Çok sayıda taraftarın oraya toplanmasına sebep olacak çağrıların hemen hepsi sosyal medya üzerinden futbolcular ve kulüp tarafından yapıldı. Sonuç; saat 21.15 te Sabiha Gökçen’de iğne atsanız yere düşmezdi.
Şimdi teknik anlamda ve verilerle konuşalım. Türkiye ‘de sosyal mecrada lider olarak Galatasaray’dan bahsedebiliriz. Galatasaray yaklaşık 3,5 milyon takipçisiyle Twitter'da ilk sırada yer alan takım olurken ezeli rakibi Fenerbahçe 2.7 milyonla sarı kırmızılıları takip etti Retweet sayılarında da Galatasaray ilk sırayı kimseye kaptırmadı.Sarı kırmızılıların "Soyunma odasından mesaj var" tweeti 50 bin 203 RT alırken, Fenerbahçe'nin "Fenerbahçemiz 1999 yılından bu yana Şükrü Saraçoğlu'nda Galatasaray'a karşı mağlubiyet yaşamadı" tweeti ise 21 bin 355 RT aldı. Sarı-kırmızılılar ayrıca, dünyada Twitter üzerinden en fazla takip edilen kulüpler arasında Barcelona ve Real Madrid’in ardından 3. sırada kendine yer buldu.
Yapılan araştırma ile gençlerin sosyal medyayı çeşitli açılardan politik, toplumsal bir platform olarak gördüğü gözlemlendi. Araştırmaya katılan gençlerin yüzde 56'sı "sosyal medyanın kitleleri harekete geçirme gücü olduğu" nu düşünüyor. Sosyal medyanın bir medya kanalı olmasına ilişkin irdelenen "sosyal medyanın geleneksel medyanın alternatifi olduğu" ve "ana akım medyada yer verilmeyen haberlere ulaşmayı sağladığı" ifadelerine ise gençlerin yarısından fazlası katılıyor. .Gençlerin yüzde 76’sı takip edecekleri kişileri profilini inceleyerek karar veriyor. Gençler sadece kendileriyle benzer düşüncelere sahip olan kişileri değil, farklı düşüncelere sahip olanları da takip ediyor. Yaş ilerledikçe takip edeceği kişinin arkadaşı olması kriteri daha da önem kazanıyor. Takip edilecek kişinin ünlü olması kararda etkili olan unsurlardan birisi. Bu kriter 15-24 yaş grubundaki gençlerin ve öğrencilerin yarısı üzerinde etkili. Yani genelde gençler sosyal medyada etkili. Bugünün gençleri yarının yetişkin yöneten bireyleri ve sosyal medya gerçekten artık spor dünyası için özel bir güç. Şimdiden bu konuda gerçek profesyonel kadrosunu yetiştirenler bu gücü kullanmada en önde olacaklardır.
Saygılarımla..
EKREM YILMAZ




20 Ocak 2014 Pazartesi

Mobil Savaşlar!


Mobil Savaşlar!


Bildiğiniz gibi akıllı telefon olayı son birkaç yıldır cep telefonu pazarını domine etmeye başlamıştır.Bununla birlikte temel işletim sistemleri yeni bir yapıya bürünmüştür. 2000′lerden itibaren işletim sistemi ve uygulamanın ne kadar önemli olduğu iPhone ürününe bağlı iOS işletim sistemi ve App Store uygulaması ile gösterilmiştir. Hatta Apple, işletim sistemi kapsamında Samsung ve Nokia gibi kendilerine ait mütevazi işletim sistemleri olan firmaları domine edip bu alanda büyük yatırımlar yapmalarına sebep olmuştur.
ekrem yılmaz-mobil savaşlar
ekrem yılmaz-mobil savaşlar
Özellikle 2010′lardan itibaren pazar son halini almaya başladı.Bir yanda Apple’ın tablet ve telefonlarında sunduğu iOS işletim sistemiyle iç içe App Store uygulama mağazası varken,diğer yanda Google’ın öncülüğünde kurulan mobil işletim sistemi Android ve uygulama sistemi olan Google Play duruyordu. O dönemlerde Samsung ve HTC yapmaları gerekeni yapıp Google tarafını seçtiler.Çünkü kendi işletim sistemleri ve uygulamalarına yatırım yapmak ve sıfırdan pazara girmek büyük riskler taşıyordu.O dönemde pazarın adet ve gelir bazında lideri konumunda olan Nokia ise kendi işletim sistemi ve uygulama mağazasında diretmeye karar verdi. Yeni bir soru çıktı ortaya, Nokia neden Android’e geçmemekte diretiyor? Artık neredeyse bütünleşik olan akıllı telefon pazarı ortadayken Nokia’nın Android’den bu denli uzak durmasına anlam vermek zor oluyordu.
Takvimler 2012 başlarını gösterdiğinde tablo tamamen değişti. İşletim sisteminlerinde pazara  artık Android hakimdi. Hem de %56,1 gibi ezici bir üstünlükle!iOS ise %22 ile ikinci sırada yer aldı. Nokia’nın Symbian %8,6′da kalırken, BlackBerry 6,9′da kaldı. Bilgisayar işletim sisteminin tartışmasız en büyüğü olan Microsoft’un mobil sistemlerde yaptığı atakların hemen hepsi sonuçsuzdu.Windows Mobile işletim sistemi %1,9′la pazarda komik denilebilecek bir paya sahipti. Microsoft, Windows Phone adını verdiği yeni mobil işletim sistemiyle artık ben de varım demeye çalışıyordu. 2013 itibarıyla pazarda iyi yerler alabilmrk için cep telefonu üreticileriyle anlaşmaya çalıştı.Android tercihi yaparak satış konusunda büyük avantaj elde eden Samsung bu duruma pek aldırış etmedi.Neredeyse yok olmak üzere olan Nokia için ise Microsoft bir çıkış yolu olabilirdi. Nokia belki de hayatının en büyük kararını alarak akıllı telefonda Microsoft’un işletim sistemini kullanmaya başladı. 2012′nin sonlarına doğru durumlar Nokia için iyiye gitmeye başladı ve en azından Nokia için düşüş durdu denilebilir. Geçen sene bu zamanlar, “Microsoft ve Nokia arasında galiba bi şeyler” yorumları yapılmaya başlanmıştı.Nitekim Nokia artık Microsoft’un olmuştu.
ekrem yılmaz-mobil savaşlar-nokia
ekrem yılmaz-mobil savaşlar-nokia
Bence Microsoft’un Nokia’yı satın alması,mobil pazar açısından her iki şirketin son kozları olabilir.Ya birbirlerinin bu pazarda yok oluş sebepleri olacaklar ya da kurtuluşları.Neler olacağını anlamamız için artık beklemekten başka çaremiz yok.
http://ekrem-yilmaz.net/mobil-savaslar/

19 Ocak 2014 Pazar

Asp.net Mi Yoksa PHP Mi?



Asp.net Mi Yoksa PHP Mi?


ekrem yılmaz-asp-php
ekrem yılmaz-asp-php
Herkese merhabalar.Bugün uzun zamandır üzerinde düşündüğüm bir konu üzerine yazı yazmak istedim.Yazılım olaylarına ilk başladığımda yazılım dillerini araştırmaya başladım.Hemen hepsi üzerine baya eğildikten sonra herkes gibi 2 dil arasında kaldım. Asp.net ve PHP. Daha kolay ve anlaşılır olması bakımından PHP’ye yöneldim ve başladım öğrenmeye.İnternette video bakımından baya geniş bir öğrenim ağına sahip PHP.İlk başlarda internette çok kaynak bulunması bakımından olsun açık kaynaklı olması bakımından olsun baya hoşuma gitti.Yaptığım iş basitti, ne yaparsam yapayım elimdeki başka bir şeyi değiştirip istenene uyarlıyordum. İş bulma açısından bakıldığında da rahat iş bulunabilen bir alandı.
ekrem yılmaz-asp-php
ekrem yılmaz-asp-php
Fakat sonraları işler değişmeye başladı. Belki ebnim beceriksizliğimdendir bilmiyorum yerimde saymaya başladığımı farkettim. Farkettiğim bir şey daha vardı tanıdığım .net programcıların birçoğu işe PHP programcısı olarak başlamışlardı.Peki neydi onları .net yoluna iten sebepler. Şimdi başıma gelen bir olayı anlatmak istiyorum. Bir gün ailemin yanına tatile gitmiştim.Telefon geldi, beni php yazılım uzmanı pozisyonu için görüşmeye çağırdılar bir şirkete(İsim vermemem daha doğru olur): Görüşme günü geldi ve görüşme başladı.Klasik muhabbetler geçince bir ofisleri daha olduğunu öğrendim. Fakat diğer ofiste .Net programcıları varmış. Peki işler mi yetişmedi diye sordum.Aldığım cevap hayırdı.Peki neden? Aldığım cevap belki de çizgimi değişmeme sebep olacaktı. Cevap şuydu, “Koskoca .Net programcılarına PHP site mi yaptıracağız.”.İrkildim, gerçekten irkildim. Hep piyasada .Net programcılarının ayrı bir havada olduklarını biliyordum ama ilk kez birebir böyle patavatsızca bir söyleme maruz kaldım.
ekrem yılmaz-asp-php
ekrem yılmaz-asp-php
Tekrar başa döndüm ve araştırmaya başladım. İlk merak olduğum konu şu oldu belki sizin de dikkanizi çekmiştir. Devlet kurumlarının büyük siteleri genelde Asp.net le yazılmıştır. Neden PHP değil. Bence tek bir sebebi var o da güvenlik. PHP deki hatayı basit herkes görebilir fakat Asp.net’te öyle değil. Hemen büyük iş arama sitelerine baktım. Büyük firmaların hemen hepsi Asp.net ya da gene Microsoft’un piyasaya sürdüğü farklı programlama alanlarında ilan veriyorlardı. PHP’de vardı tabiki de ama ya ajanslar ya da tuhaf tuhaf siteler vermişlerdi ilanı. Ben de sürekli ajanslarda falan çalışmıştım. Kısacası ben Microsoft’a kaymaya çalışıyorum şuan. Hem daha ciddi işler için hem de daha iyi ücretler için.
Yazılımın y’sinden anlamayan ama yazılıma meraklı yeni başlayacaklar için böyle bir yazı yazmak istedim.Umarım faydalı olmuşumdur.Şimdiden başarılar.

18 Ocak 2014 Cumartesi

Eyüp Çelik


Eyüp Çelik


Herkese merhaba.Bugünkü yazımda Türkiye’de siber güvenlik konusunda en bilgili en tecrübelilerden biri olan Eyüp Çelik’ten araştırdığım ve dilim döndüğünce bahsetmek istiyorum.Eyüp Çelik 2000 yılından beri bilgisayar teknolojileri alanından çalışmaktadır. Sistem, Network, Yazılım, Veritabanı ve Web alanlarında uzman olan Çelik, sektöründe öncü firmaların bilgi güvenliği danışmanlığı görevlerinde bulundu.
eyup celik-ekrem yilmaz  eyup celik-ekremyilmaz
Beyaz şapkalı bir Hacker olan Eyüp ÇELİK; çeşitli eğitim kurumlarında Ethical Hacking Eğitimleri ve Sızma Testleri konusunda eğitimler vermektedir. Şuan özel bir şirkette “Siber Güvenlik Danışmanı” olarak çalışmaktadır.1998 yılında hackinge merak sarmış, 2000 yılında aktif olarak hacking dünyasında ki çalışmalarına başlamıştır. 2008 yılına kadar siyah şapkalı bir hacker olan ÇELİK, dünyada ses getiren bir çok hacking grubunun yöneticiliğini yapmıştır. Süreç içerisinde, Sistem – network uzmanlığı, yazılım – veritabanı uzmanlığı, web uzmanlığı gibi alanlarda çalışmış ve bir uzmanlık alanına bağlı kalmamıştır. 2008 yılından sonra hacking dünyasını bırakıp, güvenlik alanına yönelerek beyaz şapkalı hacker olmaya karar verdi. Bu konuda bir çok sertifikaya alarak süreci tamamladı. Aynı zamanda eğitmen kimliği ile de tanınan ÇELİK, Türkiye’nin önde gelen eğitim kurumlarında Etik Hackerlık, Web Güvenliği ve İleri Düzey Sızma Testleri konularında eğitimler vermektedir. 2012 yılından bu yana bir bilişim firmasında “Siber Güvenlik Birim Müdürü” olarak bir çok kamu kurumuna ve kurumsal firmaya “Siber Güvenlik Danışmanlığı” hizmetleri vermektedir. Boş vakitlerini güvenlik araştırmaları yaparak, fotoğraf çekerek ve bireyleri güvenlik alanında bilinçlendirmek için blogunda  makaleler yazarak değerlendirmektedir.Birçok seltifikaya sahiptir ve bunları kendi ifadesiyle “…birçok sertifikaya da sahibim. Bunun için özel olarak bir eğitim almadım.” ifade etmektedir.En iyisi size Eyüp Çeliği en iyi anlatacak bir twitter atışmasından örnek vereyim. 07 Ocak 2014 tarihinde Google Search API kullanımı ile ilgili bilgi almak için bir bilgi ricasında bulunmuştu bizim üstad. Paylaşımıma twitter’daki “S….r” isimli arkadaşımız, atıfta bulunarak “bu API kütüphanesinin Türkiye’de pek kullanan kimsenin olmadığını, sen bu API ile program yaz ben senin elini öpeceğim” şeklinde bir sataşma başlattı. Bu sataşma iddia ile sonuçlanıp Eyüp Çelik e2F GHDB programını yazmaya karar verdi. İddialarında bu programı 2 hafta (21 Ocak) içerisinde bitirmesi gerekiyordu Eyüp Çelik’in. 13 Ocak tarihinde program bitti ve dağıtıma hazır hale geldi.Şimdi Eyüp Çelik’in sözleriyle devam edelim.”Burdan saybır arkadaşıma elimi uzatıp, saygı ile başını eğmesini ve geriye kalan 9 günde ben bird aha bilip bilmeden, karşımdaki insanı tanımadan herhangi bir iddiaya girmeyeceğim diye kendi kendini tembihlemesini öneriyorum. Aşağıda programın detaylı kullanımını, indirme bağlantısını ve kaynak kodlarını siz değerli okurlarım ile paylaşıyorum.
ekrem-yimaz
İşte uzmanlığın neredeyse nirvanasına ulaşmış bir abimiz.Başarılarının devamını diliyoruz.
kaynak: http://ekrem-yilmaz.net/eyup-celik/